Allerjiye neden olan alerjenler
Alerjenleri doğal ortamdan ve kimyasal olarak kirletilmiş çevresel ortamdan kaynaklı olarak ikiye ayırabiliriz.
Doğal ortam kaynaklı olanlar; daha çok solunumsal olan ev tozu akarları, polenler, küf mantar elemanları, bakteriler, ev hayvanlarının tüy ve epitelleri ve bazı gıda proteinleridir.
Kirletilmiş çevresel ortam kaynaklı olanlar ise; metaller , ilaçlar, gıda katkı maddeleri, lateks, formaldehit, sülfür dioksit, nitrojen oksit ve sanayi tozlarıdır.
Polenler; gözle görülmeyen 0,05 mm boyutlarında ince tanecikler oluşturan bitkilerin erkek tohumlarıdır. Polen alerjisine başlıca üç bitki ailesi yol açar bunlar; çayır otları (mayıs-temmuz), ağaçlar (ocak-mayıs) ve yabani otlardır (temmuz-ekim). Türkiye’ de yapılan geniş çaplı araştırmalar sonucunda polen alerjileri arasında en sık çayır otlarının alerjiye neden olduğu gözlenmiştir.
Çayır polenleri erken ve geç açanlar olarak ikiye ayrılır. Erken açanlar; parmak otu, çayır otu, delice otu, fleol, festuca elatior ve büyük ayrık otu vs.. Geç çiçek açanlar; kokulu yonca, arpa, buğday, çavdar, mısır ve mercimek örnek olarak verilebilir.
Ağaç polenleri ise Türk toplumunda alerji nedeni olarak ikinci sırada yer almaktadır. Alerjik özellikli ağaç polenlerine örnek olarak; akağaç, meşe, gürgen, çınar, kızılağaç, zeytin, kestane, çam, kavak, fındık, söğüt ve sedir verilebilir.% 90 oranıyla huş ağacı polen alerjisi en yaygın alerjiyi oluşturur.
Yabani ot polenleri ise dar yapraklı sinir otu, misk otu, yapışkan cam otu, sarmaşık, pelin, kaz ayağı otu, şeker kamışı ve deve dikeni örnek olarak verilebilir.
Alerjik hastalarda belirtilerin oluşması için hava polen konsantrasyonunun 10-20 tanecik düzeyini geçmesi yeterlidir.
Ev tozları; ise bulunulan evin yerine, iklimine, deniz seviyesinden yüksekliğine göre evden eve ve odadan odaya değişkenlik gösterirler. Ev tozları içinde esas alerjiye neden olan ev akarlarını(mite) barındırır. Polenlerden sonra en sık alerji nedenidir. Akarlar 0,3 mm uzunluğunda gözle görülmeyen örümcek benzeri canlılardır. Solunum alerjisine neden olurlar ve dermatophagoides pteronyssinus ve dermatophagoides farinae adında iki türü vardır. Akarların besin maddesi insanların epitel döküntüleridir ve yatak, yastık, yorgan, halı ve perde vs. içinde yaşarlar. Ev tozu akarları astım, alerjik rinit (nezle) ve nadiren konjuktivit (göz alerjisi) nedenidir. Ev tozu akarı alerjisi yıl boyu sürer, sonbahar ve kış aylarında artış gösterir.
Hayvan protein ve tüyleri; alerjiye neden olmaktadır. Daha çok hava yoluyla solunumsal alerjilere neden olurlar. Cilt alerjileri de görülebilir ve sıklıkla kedi, köpek, at, sığır, koyun tüy ve proteinine karşı alerji görülür.
Küf mantarları; ev dışında çürüyen bitkiler üzerinde havada veya evin güneş görmeyen nemli yerlerinde bulunurlar. Gözle görülmeyen alerjik etki yapan sporları üreterek alerjiye neden olurlar. Hava şartlarına bağlı olarak etkinlikleri artar veya azalır. Havanın sıcak ve nemli olduğu yaz sonu ve erken sonbaharda alerjik şikayetlere neden olurlar. Küf alerjenleri hava yolu yanında paslanmış peynir, mantar, kurutulmuş meyveler, maya içeren gıdalar, soya sosu, sirke gibi gıdalarla vücuda alınabilir.
Haşereler ve haşere zehirleri; Türkiye’ de solunumsal alerji oluşturan haşereler arasında hamam böceği ilk sıradadır. Daha az sıklıkla güve, sivrisinek, tahta kurusu, at sineği ve karınca sayılabilir. Arı sokması ise en sık karşılaşılan böcek alerjisi nedenlerindendir. Arı alerjisi ile ilgili olan çalışmalarda alerjik duyarlaşmanın tüm erişkin popülasyonun % 20 sinden fazlasında görüldüğü ve arı sokmasını takiben % 30 unda arı zehirine karşı spesifik IgE bulunduğu saptanmıştır. Spesifik IgE düzeyi 6 ay sonra kaybolmaktadır ve serum spesifik IgG lerin varlığı koruyuculuğun olduğunu göstermektedir.
Gıdalar; gıda alerjisi 3 yaş altı çocuklarda %8 erişkinlerde %2 düzeyindedir. Gıda veya gıda katkı maddeleri ile oluşan reaksiyonlar toksik (gıda zehirlenmesi) ve non toksik reaksiyonlar olarak ikiye ayrılır. Non toksik reaksiyonlar alerji ve aşırı duyarlılık gibi bağışıklık sistemi aracılığıyla veya intolerans gibi (enzim eksikliği gibi nedenlerle) bağışıklık sistemi ile ilgisi olmayan nedenlerle oluşur. Gıda alerjileri en sık deri (balık, kabuklu deniz ürünleri, fındık, fıstık, yumurta, süt), daha az sıklıkla sindirim ( süt, soya, yumurta, pirinç, yulaf, fıstık, fındık, tavuk, hindi, balık, karides,ıstakoz) ve solunum (balık, kabuklu deniz ürünleri, yumurta, nohut) bulguları ile ortaya çıkar.
Çocuklarda süt, yumurta, yer fıstığı, soya ve buğday aşırı duyarlılık reaksiyonlarının % 90’ ın dan sorumludur. Erişkinlerde ise yer fıstığı, balık ve kabuklu deniz ürünleri reaksiyonların % 85’ ini oluşturur.
Kivi, kavun, susam ve haşhaş alerjileri son zamanlarda dikkati çekmektedir. Huş ağacı, pelin otu ve nezle otu alerjileri olanlarda bu maddelerle benzer protein yapısına sahip olan kavun, karpuz ve muz (daha az sıklıkla patates, havuç, kereviz, ceviz ve kivi) yenilmesiyle alerjik reaksiyonlar geliştiği gözlenmiştir. Bu olaya çapraz reaksiyon denen olay neden olur ve oral alerji sendromu olarak tariflenmiştir. Aynı şekilde baharatlarda( kimyon, kırmızı toz biber, ve karabiber) bazı polen ve sebzelerle çapraz reaksiyon vererek alerjik bulgulara neden olabilir.
İlaç Alerjileri; hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların sürekli geliştirilmesiyle ilaç alerjisi sıklığında artış gözlenmeye başlamıştır. İlaçların alerjik etkinliği vücuda girdiğinde proteinlerle birleşmesiyle oluşur. İlaç alerjisi olması için kişinin daha önce o ilaçla karşılaşmış olması gereklidir. İlaç alerjisi durumunda ateş, ürtiker, anaflaksi, dermatit gibi klasik alerji bulguları olabileceği gibi kan hücre yıkımı, böbrek, karaciğer iltihabı, safra kesesi kanallarının tıkanması, romatizma benzeri tablo, ışık alerjisi gibi spesifik reaksiyonlar görülebilir. İlaç alerjilerinin %45 inden antibiyotikler sorumludur. En sık alerjiye penisilin neden olur ve deri döküntüleri ile ortaya çıkmakla birlikte ciddi anaflaksik tablo yaratabilmektedir. Penisilin yapılan her 100 kişiden ikisinde alerji oluşabilmektedir. Ayrıca anestezik maddeler, radyolojik incelemede kullanılan kontrast maddeler, romatizma ilaçları, insülin gibi ilaçlar alerjik rahatsızlıklara neden olabilmektedir. Sampter triadı denen hastalık
ta ise aspirin astım duyarlılığına neden olabilmektedir. İbuprofen gibi NSAİ ilaçlarda benzer reaksiyonlara neden olabilirler.
Mesleki alerjenler; iki yüzden fazla mesleki alerjen tesbit edilmekle birlikte en büyük oranı lateks alerjisi oluşturur. Lateks birçok üründe kullanılmaktadır. Bu ürünlere; tıbbi ürünler (kateter, eldivenler), elbiseler ( iç çamaşırı, naylon çorap, korse), lastik oyuncaklar, emzik, doğum kontrol araçları (kondom, diyafram) örnek olarak verilebilir. Lateks alerjisi genellikle kontakt dermatite yol açar. Avakado, muz ve kivi gibi bazı gıdalar çapraz reaksiyon göstererek lateks alerjisi olan kişilerde alerjiye neden olabilir. Lateks alerjisinde tedavi yöntemi lateks içeren maddelerden uzak durmaktır. Lateks yanında dokuma işinde çalışan kişilerde ortamdaki pamuk gibi tozlara maruz kalanlar dada alerjik şikayetler oluşabilmektedir. Tedavisinde ise ortamdan uzak kalma ve maske ile çalışılması gereklidir.